Yakın tarihli bir analiz, yapay zeka (AI) ve algoritmaların ilerleyen yıllarda diktatörlükler üzerinde beklenmedik bir etki yaratabileceğini öne sürüyor. Bu analizin merkezinde, algoritmaların, özellikle de yapay zekanın, merkeziyetçi otoriter rejimlere karşı bir zayıflık noktası oluşturabileceği fikri yatıyor.
Yapay zekanın demokrasiler için bir tehdit olarak görülmesine rağmen, diktatörlükler açısından daha karmaşık bir senaryo ortaya çıkıyor. Diktatörlükler, doğaları gereği, bilgi ve gücün merkezileştirilmesine dayanır. Bu sistemler, bireysel düşünce ve ifadeyi kontrol etmek için yoğun bir şekilde bilgi toplamak ve analiz etmek ister. Ancak, bu bilgi toplama ve işleme süreçlerinde kullanılan algoritmalar, beklenmedik sonuçlar doğurabilir.
Örneğin, bir diktatörlükteki yapay zeka, resmi ideolojiyi desteklemek yerine, topladığı verilerden çıkarımlar yaparak gerçeği yansıtan veya eleştirel bilgiler sunabilir. Bu, özellikle bilgi manipülasyonu ve sansür uygulayan rejimler için ciddi bir tehdit oluşturabilir. Yapay zeka, insanlardan farklı olarak, korkutulamaz veya kandırılamaz, bu da onu otoriter rejimlerin kontrolü altına almayı zorlaştırır.
Ayrıca, algoritmaların küresel bilgi ağlarından öğrendiği bilgiler, diktatörlüklerin resmi anlatılarının dışında kalan gerçekleri ortaya çıkarabilir. Bu durum, rejimlerin meşruiyetine zarar verebilir ve halkın bu rejimlere olan güvenini sarsabilir.
Bu analiz, Yuval Noah Harari gibi düşünürlerin de belirttiği gibi, algoritmaların ve AI’nin sadece demokrasileri değil, aynı zamanda diktatörlükleri de dönüştürebileceğini gösteriyor. Ancak, bu dönüşümün nasıl bir yön alacağı, algoritmaların nasıl kullanıldığına ve toplumların bu yeni teknolojilere nasıl tepki verdiğine bağlı olacaktır